24 Kasım 2017 Cuma

Wish You Were Here




Keşke burada olsan” Dünya üzerinde duyunca insanı bu kadar mutlu eden ve aynı zamanda bu kadar dokunan başka bir cümle az bulunur sanırım. Uzaklardayken bir ahizenin -ahize mi kaldı – ucundan sırf bu cümleyi duyabilmek için yapılmış aramalar vardır. Bazen ruhen orada hissettirir, mutlu eder, bazen mesafelerin ağır yükünü bindirir omuzlara, ezer geçer de bir otobüs koltuğunda bulur insan kendini.
Keşke burada olsan.” İnsan keşkesiz bir hayatı olsun istiyor. Bir pembe atlas, bir ütopya gibi. Ama gerçekler hayalleri tutmuyor, evdeki hesap çarşının yollarına bile uymuyor. Özlemler, hüzünler, yollar ucuca eklenip dolanınca insanın boynuna, keşkeler sıralanmaya başlıyor. Dilimizi ne kadar uzak tutmaya çalışsak da bu kelimeden, olmuyor. Keşkeler, keşkeleri kovalıyor. Bir de özlemlerin yol olup vardığı yerden çıkınca, bir taşın altında eziliyor kulaklar.
Keşke burada olsan.”:"Sensiz tadı çıkmıyor hiçbir şeyin. Ne yapsam sensiz tadı eksik. Ne desem cümleler yarım. Tam bir kahkaha çıkacak, dudaklarıma takılıp buruk bir tebessüme dönüşüyor. Oysa her şey iki kat güzel olacak, güneş bir başka doğacak, kuşlar dansa çıkacak, tomurcuklar açacak, çiçekler daha güzel kokacak, yağmur daha tatlı ıslatacak, keşke burada olsan!" Ne de çok cümle çıkıyor üç kelimecikten. Bunlar bir şey değil üstelik. Dile dökülmeyen ne çok hüzün var.
Keşke burada olsan.” Kimi zaman annenin, kimi zaman yârin, kimi zaman dostun dilinden dökülür. Kim söylerse söylesin bin tondan daha hafif, pamuktan daha ağır değil. Bir cümle ama salt çelişkiler yumağı. Mutlulukla hüznün birbirine ne uzak ne de yakın olduğunun bir tezahürü adeta. İnsanlığın kısa özeti. Aynı cümleyle hem berhudar hem tarumar oluşu daha iyi ne anlatabilir? “Keşke burada olsan!”

0 yorum:

Yorum Gönder